2017 Avustralya Grand Prix – Yarış Analizi #1

Bir Pazar sabahı daha erkenden kalkıp ekran başına geçmemize neden olan, Avustralya Grand Prix’inin ardından merhabalar. İzmir’de an itibariyle 23 sıcaklıkta, güneşli bir gün olmasının da etkisiyle sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla çevremdeki herkes gezmekteyken 2017 sezonunun ilk yarışından aldığım notlarla yaptığım anlık  yarış analiziyle sizi karşılamaktayım.

Saat 08:00’da başlayan yarıştan 20 dakika önceye kurmuştum telefonun alarmını, malum yerlerden link aramak uzun sürebilir ve tabletten mi bilgisayardan mı izlemeye karar veririm diye. Kalktığım gibi tableti açtım, karşımda ise grid’de dizilmiş arabalar ve araçta son hazırlıkları yapan mekanikerler. Ama bir eksikle: kendi evinde çıktığı yarışın sıralama turlarında duvara giren Daniel Ricciardo. Hali hazırda şanzıman değiştirdiği için 5 sıra ceza alan pilot, gride giderken şanzımanı sensör arızası nedeniyle 6. viteste takılı kaldığı için pit yolunda başlamak zorunda kalacaktı ve yayını açtığımda denk geldiğim ilk olaydı bu. Ardından tablette görüntü yavaş diye bilgisayarı açtığımda çoktan formasyon turuna başlamıştık. Araçlar dizildi ve 5 ışık yanacak derken Charlie Whiting’in açıklamasına göre Kvyat’ın aracı başında bulunan görevlinin bir sıkıntı var anlamındaki sarı ışığı yakmasından dolayı belirsizlik yüzünden kalkışı iptal edildi ve ikinci formasyon turu ardından her şey raylı rayına oturunca, artık start finish düzlüğünün anlam bulmasına da engel yoktu.

Yanık 2 yeşil ışık, “daha başlamıyoruz” anlamına geliyor. Yarıştan önce uyanmayanı uyandıran etmendi start’ın iptal edilmesi.

2002 Avustralya Grand Prix’i başlıca olmak üzere Albert Park pistinin ilk virajının karışmasını bekliyorduk ilk defa pisti tecrübe eden Williams’ın çiçeği burnunda pilotu Lance Stroll, 2016’da yarım sezon Endonezyalı Rio Haryanto yerine Manor’la yarıştıktan sonra hareketleri beğenilince Force India’ya terfi eden Esteban Ocon, geçen sene bir yarışlığına Bahreyn’de McLaren ile yarışan ve 2017’de tam sezon McLaren pilotu olan Stoffel Vandoorne ve bel ağrıları nedeniyle Barcelona ilk sezon öncesi testine katılamayan Pascal Wehrlein yerine Sauber’i tadan ama Avustralya’da yarışması planlanmazken; Wehrlein’in kendini fiziken hazır bulmaması nedeniyle bir anda yarış koltuğunda bulan Antonio Giovinazzi nedeniyle. Beklentiler karşılanmadı ve Stroll’un sert frenli ve bu yüzden bol lastik dumanlı anı dışında olaysız döndük ilk virajı.

İlk virajı sorunsuz geçen pilotlar Avustralya’da alışık olmadığımız bir görüntüyü oluşturdu.

Ama turun ilerleyen dönemlerinde Haas pilotu Kevin Magnussen kerbden zıplayarak Sauber’in artık tecrübeli diyebileceğimiz Marcus Ericsson’u da toplayarak kum havuzda yüzdüler. Bu temas Ericsson’un aracında yere basma kuvveti kaybına ve hidrolik soruna neden olacak ve İsveçli pilot kumluk alandan çıkmasına rağmen yarışın ilerleyen turlarında kazaya bağlı sebeplerden yarış dışı kalacaktı. Sauber takım patronu Monisha Kaltenborn, olayın ardından Magnussen’in neden ceza almadığını anlamadıklarını belirtecekti ancak bence sıradan bir yarış kazasıydı olay ve pilotu değil kerb’i cezalandırmaları gerekir suçlu arıyorlarsa. Ayrıca Magnussen’in de kazadan sonra pite girip burnunu değiştirirken, supersoft lastiklere döndüğünü ancak ikinci pitinden 5 dakika sonra süspansiyon arızası nedeniyle kenarıya çektiğini hatırlatmak gerekiyor (Magnussen – Ericsson kaza videosu aşağıda yer almakta).

İlk turun diğer aksiyonlu olayı pembe panter Force India’nın tecrübeli kısmını oluşturan Sergio Perez’in Toro Rosso’lu Daniil Kvyat’ı geçmesiyle aldığı Kim Formula 1’de geçiş olmuyor dedi? övgüsüydü. Ön sıralamalara baktığımızda Lewis Hamilton’un daha önceki sezonlarda alışık olduğumuz gibi pole’de başladığı yarışta hemen ilk turda 1.5 saniye fark atmasının tersine, ikinci sırada başlayan Sebastian Vettel’den kurtulamadığını görmekteydik. Gri bir otomobil arkasında kırmızı bir otomobil bizi Hakkinen – Schumacher kapışmalarının olduğu 1999 – 2000’lere götürmüşken yarışta en hızlı 3. takım diyebileceğimiz Red Bull’dan Max Verstappen de o günlerin Ralf Schumacher’i (2000) veya Heinz-Harald Frentzen’i kıvamındaydı.

Griler ve kırmızıların mücadelesini 1999 ve 2000’lerden hatırlıyoruz. Ferrari’de yarışan bir Alman’ın varlığı da bu benzetimde etkili aslında. Frentzen = Verstappen ise geriye kalanların en hızlısı oldu yarış boyunca.

Yarışın ilk 7 turuna geldiğimizde farkettiğimiz bir olay FOM bilgi ekranlarının yanlış olmasıydı. Mesela McLaren Honda turuncu, Force India pembe ve Renault takımı sarı renklere sahipken bir süre yanlış renklerle gösterildiler. Reji tarafından hata fark edilince tüm bilgilendirme ekranlarını bir süre yok edip düzeltip geri getirdiler. İşin ilginci aynı dönemde bildirim ekranı sorunu yaşayan tek organizasyon FOM değildi. Stoffel Vandoorne (çaylak olsa da geçen sene de direksiyonundaki bilgi ekranının çalışmadığı söylendi. Yeni nesil Hollandalı pilot 9. turda pite girdiğinde arabasına bir reset de çaktırdı ve sonrasında hiç durmadı. Yarışı sonuncu sırada, 13. bitiren pilotun aslında bu konumda olması bile mucizeydi. Stoffel Vandoorne yarış sonrası açıklamada, yarışı bitirmeyi beklemediğini belirtecekti. 8 günlük Barcelona testlerinde McLaren’lar toplamda 1978 km (Mercedes ise 5102 km) boyunca atmaları, ortalama 247.25 km günlük mesafeye karşılık gelirken; ortalama Formula 1 yarışı 300 km’den 52.75 km azdı (Albert Park’a göre 9.947 tur). Aynı zamanda testlerde tek seferde ancak 11 tur atabiliyorlardı.

Şemsiye eşliğinde arabasına ilerleyen Vandoorne McLaren ile yarış bitirme mucizesine erişse de, Fernando Alonso’nun performansın gölgeleyemedi.

Her ne kadar Vandoorne batmış McLaren aracıyla yarışı tamamlayabilse de yarışın tur sayısı 2 rakamlı sayılara eriştiğinde diğer takımlarda da sorunlar baş gösterecekti. 14. turda 7. Sırada yarışı sürdüren Haas’ın tecrübeli kısmı Romain Grosjean, aracını 90’lı yılların sinek arabası misali duman eşliğinde pite getirdi ve mekanikerlerin eline teslim edip; araçtan indi. Yarışın ardından Fransız pilotun bir sene önceki teknolojiye sahip Ferrari motorunun arızasından değil, sızan soğutma suyu nedeniyle yarışı bıraktığı açıklandı ve duman aslında su buharıydı. Notlarıma 1 senelik Amerikan takımının en iyi sıralama turu sonucunu (ki Williams’tan Felipe Massa hem sıralama, hem de yarıştan sonra sonucun sürpriz olduğunu söylemişti) getiren Grosjean’in; yarış dışı kaldığında resmen üzgün surat emojisine döndüğünü yazmışım.

Resmi sitesinde “duymak istemiyorum” temalı fotoğrafını bulduğumuz Jolyon Palmer’in Çin’de şansının açılacağını umuyorum.

Yarışın ardından twitter’a Hemen hemen her şeyin yanlış gittiği bir hafta sonuydu. Epey ders aldım ve Çin’i merakla bekliyorum. yazan Renault pilotu Jolyon Palmer da sorunu nedeniyle yarış dışı kalanlardandı. İngiliz pilot 2. serbest antrenman turlarında aracını son virajda duvara çakması nedeniyle önemli turları kaybetti ve arabası da bir türlü dikiş tutturamadı. Bu yüzden 10’lu turlara geldiğimizde fren arızası yaşamaya başladı (frenden ayağını çektiğinde halen fren kuvveti uygulanmaya devam ediyordu). Buna rağmen İngiliz pilotu takımı Bas bas bas diye gaza getirmeye çalışıyordu ancak, Palmer 19. turda pite gelerek yarışa devam etti. Konu hakkında anlık belirtmek gerekirse 2014’te yeni motor kurallarıyla karşımıza çıkan, elektronik fren olarak Türkçeleştirmeyi tercih ettiğim (Frenler pedala doğrudan hidrolik veya mekanik bağlı değil. Bunun yerine sensörler vasıtasıyla frene basılıp basılmadığı ve bu basmanın yoğunluğu aktarılıyor.) brake by wire sisteminin sadece pilotun fren hissiyatına negatif etki yaptığını değil, aynı zamanda dayanıksız olduğunu belirtmeliyim. 2014 Avustralya GP’sinde Kamui Kobayashi’nin ilk viraj kazası ardından da bu konuyu açmıştım.

Kazananı belirleyen olay, 17. turda lider Lewis Hamilton’un pite girmesi oldu. İngiliz pilot, Max Verstappen’in arkasında dönecek ve 20’li turlarda takımın Verstappen’i geç emrine ilk başta Sesin gelmiyor, tekrarla. Şeklinde moralsiz cevap verecek ve sonra Bu adam geçilmez. diyecekti. Sebastian Vettel ise 23. turda girdiği pitten yarışın liderliğini alarak çıktı ve bir daha bırakmadı. Yukarıdaki video’da da gördüğümüz bu olaylar silsilesi  yaşanırken masayı yumruklayan ve ardından kulaklığındaki mikrofonu yer gibi duran Mercedes takım patronu Toto Wolff; yarış sonrasında Pirelli lastiklerinin dayanıklı olduğunu tahmin edemediklerini, Hamilton’u o yüzden pite aldıklarını, rakipleri Ferrari’nin lastikleri daha iyi kullandığını, zaten sezon öncesi testlerde ve sıralamalarda Ferrari ile aralarında çok az fark olduğunu açıklayacaktı. SkySportsF1 yorumcularından eski Williams teknik adamı Pat Symonds ise Mercedes’in hibrid dönemi başlamadan (2014 öncesi) da lastikleri iyi kullanamadığını ve belki de hiç çözemedikleri önerisini getirmekteydi. Buna ek olarak ekibimiz Mercedes’in ince burnunun araçları takip ederken türbülanstan etkilendiğini, Mercedes’in Zaten önde oluruz boşver. kafasıyla çok önemsemediğini ama bu yüzden Ferrari’den trafikte gitme konusunda daha kötü olduğu fikrine de sahibiz. Keza yarışın başlarında araçların birbirini yakın takip edebildiğini ve geçebildiğini söyleyen Sky ekibine rağmen, bol kanatlı 2017 araçlarının öndeki aracın kirli havasından çok etkilendiği yaygın bir fikir. Hamilton yarış sonrası açıklamalarında Zaten geçemeyeceğimi bildiğim için çok da zorlamadım. da derken, Esteban Ocon’un kendisinden epey zayıf arabayla yarışan ama Ocon doğduğunda kendisi Dünya Karting Şampiyonu olan Fernando Alonso’yu uzun süre geçememesi yine kanıtlıyor durumu (aşağıda birbirlerini takip ederken görüntüleri yer alıyor). Sergio Perez ise ilk turda Kvyat’ı geçmesi gibi Toro Rosso’dan takım arkadaşı Carlos Sainz Junior’u da haklasa da söz konusu ekip tarafından yarış sonuna kadar epey kovalanmış ancak 6.lığını korumuştu. Ek olarak Haas’ın yeniden anlık olarak tasarlansa da titreyen köpekbalığı yüzgeci ve T şeklinde kanadı ile Force India’nın araç üstü kameralarının gösterdiği sallanan köpekbalığı yüzgeci (Ocon’un aracında gördüm); FIA’nın teknik kurallar hakkında daha fazla çalışmasını gerektirecek.

Aerodinami ve teknik kurallara da böyle bir bakış attıktan sonra tekrar yarışa dönelim. Bildiğimiz üzere Mercedes’in 2016 şampiyonu Nico Rosberg kariyerini zirvede bırakarak emeklilik kararı almış ve Formula 1’i evinden takip etmeye başlamıştı. Yerine Williams’ın Finli yıldızı Valtteri Bottas getirildi ki pilotun kalitesini en iyi Mercedes takım patronu Toto Wolff bilir çünkü Bottas ilk yarıştığında Wolff Williams takımı yöneticilerindendi. Ben geçemiyorum zaten. O yüzden gazdan ayağımı çekeyim. demesine rağmen lastikleri de kullanamayan Hamilton’a takım arkadaşı Bottas yaklaşmaktaydı ve o anlarda Hamilton ile yarışmasına izin verilip verilmeyeceği konuşuldu Fin pilotun.

Resimde görülen Raikkönen – Verstappen – Massa sırası değişmezken, Grosjean buharlaşarak fotoğraftan kaybolacaktı.

Yarışın podyumunda bulunan 3 pilotun yarış hikayesini böyle geçmemizin ardından ilk 3 dışındaki pilotlardan da bahsedelim. Yarışı kazanan Sebastian Vettel’in takım arkadaşı Kimi Raikkönen pitlere kadar kullandığı ultrasoft lastiklerde yaşadığı önden kayma sorununun yarışını bitirmesinden bahsetmekteydi ve o yüzden ekranlarda bile görmedik kendisini. Son olarak kendisine Hamilton’un lastiklerinden şikayet ettiği söylendiğinde, Tamam tamam diye telsizden geçiştirmesi Raikkönen’in de gergin olduğunu gösteriyordu. Frentzen’e benzettiğimiz Max Verstappen geri kalanların en iyisi. konumundaydı Red Bull ile. Genç Hollandalı açıklamalarında Raikkönen’in performansına yaklaşmanın sürpriz olduğunu söylemişti. Pilotun kendisine güvendiğini, son turda en hızlı turu sorması ama takımdan çok hızlı cevabını almasıyla anlıyoruz. Red Bull’un sezon içinde uçuk gelişimler kaydeden yapısını hatırladığımızda (2009 son yarışları) Mercedes ve Ferrari’yi zorlayacaklardır takım arkadaşı Ricciardo ile. Ancak Avusturyalı takımın düzeltmesi gerekenler Ricciardo’nun 2 tur geriden başlamasına neden olan vites kutusu sensörü olduğu kadar Avusturyalı pilota kendi seyircileri önünde sadece 25 tur attıran motorudur.

Yarışın kazananı Vettel kadar, 6.sı Massa’nın da yüzü gülüyor. Fotoğrafı instagram hesabından aldığım Massa, Stroll alışıp kıvama gelene kadar Force India’nın pembelerine karşı yalnızbaşına savaşacak.

Max Verstappen’in gerisinde yarışı, normal şartlarda şu an Monaco’daki evinde çocuğuyla beraber mini karting yapacak bir emekli pilot olacak Felipe Massa tamamladı. Takım 2016’da Force India ile büyük bir şampiyona mücadelesi vermiş ancak mücadeleyi kaybetmişti. Bu sene Massa’nın performansına baktığımızda Force India’dan bir tık önde olduğunu düşünebiliriz köklü İngiliz takımının. Massa tecrübesini kullanarak, olaylara bulaşmayarak, sakin ve yerinde bir 6.lık elde etti. Bu yüzden de televizyonda bile pek karşımıza çıkmadı. Peki Force India’dan hızlı ise Williams, neden geride takımlar sıralamasında 2017’de de? Çünkü 1996’dan 2006’da Macaristan Grand Prix’ine kadar yarışmış Jacques Villeneuve’un ardından pistlerdeki ilk Kanadalı olan Lance Stroll, sıralamalar öncesi serbest antrenmanlarda duvarı öptüğü için şanzıman değiştirdi ve cezasıyla beraber son sırada başladığı yarışta fren diski kırıldığı için puansız ayrıldı. Genç pilot 2016’da F3 şampiyonu olduktan hemen sonra kendisini Formula 1’de bulmuştu ve yeni kurallarla beraber sürüşü zorlanan 2017 arabasıyla bol bol kontrolü kaybedip, kırmızı bayraklara neden olduğunu gördük. Genç serilerdeki şampiyonluklarına rağmen, 2015 Belçika F3 yarışı gibi çılgınca hataları da olan Stroll hakkında duyduğum en güzel yorum Pat Symonds tarafından yapıldı: Kariyerinde şu ana kadar öğrendiklerinden daha fazlasını bu hafta sonu öğrendi. Kanadalı pilot ayrıca arabayı akışına bırakmamak, direksiyona çok girdi vermek ve frene aşırı sert basmakla eleştirildi. 2015 F3’teki hatalarını telafi edip, 2016 F3’te şampiyon olması kumaşının iyi olduğunu gösterir. Alışınca ortama Massa’nın performansını da yakalayacaktır, istikrarını da.

Perez ve Ocon, pistlerde şahane gözüktüğünü düşündüğüm BWT pembesi arabalarına ek olarak Palermo’nun formasını da giydiler. Her 2 pilot da puanla ayrıldı ve keyifleri gayet yerindeydi. Ayrıca futbol takımının başkanının mesajı için; https://twitter.com/palermocalcioit/status/845960172719738883

Force India takımının üst düzey yöneticisi Otmar Szafnauer, Force India’nın hedefinin 2 araçla puan almak olduğunu belirtmişti. Her zaman nükleer denizaltı benzetmesini yaptığım ve lastik kullanış ile sürüş konusunda istikrarına hayran olduğum takımın tecrübeli tarafı Sergio Perez’in Toro Rosso pilotlarını geçerek ve onlar tarafından kovalanarak 6. sırada bitirdiğini yazmıştık. Yarım sezondur Formula 1’de olan Ocon ise Renault’un Palmer’in yarış dışı kalması nedeniyle pistteki son pilotu Nico Hülkenberg ve Fernando Alonso ile üçlü girdiği 10.luk mücadelesinden galip ayrılarak (ki önceki satırlarda onlarca tur Alonso’nun peşinden gittiğini belirttim) kariyerinin ilk puanlarını aldı (hemen alttaki video, 3’lü geçişi göstermekte). Pembe rengiyle yazılarımıza konuk ettiğimiz takımın başarısı, aynı zamanda Force India pilotlarına ismi yazılı forma hediye etmiş Palermo futbol takımının başkanı Paul Baccaglini tarafından tebrik edildiler video ile.

2017 Avustralya GP’si ile Daniil Kvyat 58. başlamış oldu ve tarihteki ilk Rus pilot Vitaly Petrov’un 57’sini geçerek en tecrübeli Rus pilot ünvanına sahip oldu. Kvyat’ın 2016 yılı Red Bull Racing’de başlamış ancak özellikle kendi seyircisi önünde Sochi’de kalkışta karıştığı kaza Red Bull’un b takımı Toro Rosso’ya düşürülmesine neden olmuştu. Toro Rosso’da da keyfi yerinde değildi. Sıralama turlarındaki performanslarının ardından röportajlara ağlamaklı cevap verdiğini çok net hatırlıyorum. Üzerindeki baskıyı ve kötü şansı Singapur’da yendi ve yerini dolduran Verstappen’i arkasında tutması ile Formula 1’de kaldı. Kışı sevgilisi Kelly Piquet (Nelson Piquet’in kızı) ile geçiren arkadaşımız epey moral de depoladı. Bu yüzden de yarış temposu takım arkadaşı Carlos Sainz Junior’dan göreceli olarak daha yüksekti. 2 pilot da birbirini teşvik eder ve zorlarlarken, eğer Kvyat motorunda hava basınç kaybı yaşamayıp ekstradan pite girmese, Sainz’in 1 sıra gerisinde 9. bitirmek yerine onun yerinde konumlanacaktı. Araç tasarımı, rengi ve pilot kadrosu olarak 2017’nin en iyi takımı bile diyebilirim kendilerine (düzeltme yaparak burada Çin’de ibremi Force India’ya çevirdim). Takım hakkında renkli bir an ise Sainz’e telsizden Hayvan gibi bastır adamım. denmesiydi.

Yarış öncesi tarihi arabalarla yapılan gösteri turunda Alonso’nun güç gösterisi epey ilgi gördü. İspanyol pilotun sezon devamında da hem fiziksel, hem ruhsal güce ihtiyacı olacak.

Esteban Ocon’un son turlarda puanı kaptığını belirtmiştik ve daha önce tecrübeli Fernando Alonso ile bu konuda mücadele ettiğini anlatmıştık. Şimdi olaya Alonso açısından bakalım. Doğru düzgün tur atamayan McLaren ile İspanyol pilot, sıralamada aracın suyunu çıkararak 13. olmayı başarmış ve önündekilerin (Ricciardo, Grosjean) yarış dışı kalması ve Hülkenberg’i pist üstünde bir şekilde geçmesi sayesinde 10.luğa yükselmişti. Matador uzun süre konumunu korumaya çalıştı ancak start finish düzlüğünde aynı anda 2’si tarafından geçildi. Bu hamlenin ardından araç süspansiyon arızası nedeniyle pite çekildi ve Alonso yarış dışı kaldı. Yarış sonrası açıklamalarda İspanyol, McLaren’in normal şartlarda ve normal pistlerde sonuncu veya sondan bir önceki olacağını, süspansiyon sorunun ise hasarlı ön kanadın aracı titreştirerek araçtaki sıkıntıları daha da arttırdığını belirtti. Alonso’nun yorumları arasında Avustralya’nın kariyerinin en iyi yarışı olduğu ve yakıt saklamak zorunda kaldığı için bazen ayağını gazdan çektiği de bulunuyordu.

Hülkenberg bu yarışlık eski takımı Force India’yı sadece yürürken geçebildi fotoğrafta pembe siyah formasıyla Ocon’dan görüldüğü gibi. Ancak Alman pilot iş disipliniyle, Renault’un yeni yapılanmasında aranan kan.

Her ne kadar 11. olsa da Nico Hülkenberg, yeniden yapılanmakta olan Renault takımının aradığı kan olduğunu gösterdi. Puanın hemen dibindeydi geçen sene takımın haline nazaran, 2016’da yarıştığı Force India’dan kötü bir sonuç alsa da. Yüzü gülüyordu. Pat Symonds, Hülkenberg’in değeri anlaşılamamış bir pilot olduğunu söylemekle beraber eskiden beraber başarıya koştuğu Enstone ekibinin daha iyi sonuçlar alacağının altını çizdi. Ancak kesinlikle Çin’de Palmer’in kendisini toparlaması gerekir.

Stoffel Vandoorne’un pozisyonunu gösterge arızasını anlatırken söylemiştik. 13.lükle yarışı bitirenlerin sonuncusu Vandoorne’un önünde ise yine bir GP2 mezunu pilot vardı: Antonio Giovinazzi. 2011 Brezilya GP’sine yeşil Lotus’la çıkan Jarno Trulli ve HRT ile çıkan Vitantonio Liuzzi’nin ardından geçen 5 tam sezonun ardından grid’in İtalyan pilot görmesini sağlayan Giovinazzi genç serilerde güzidelerimden biriydi. Sauber gömleği ile kahvesini yudumlarken yarışı izleyeceği düşünülüyordu, Wehrlein kışın geçirdiği Race of Champions kazasından miras kalan boyun ağrısına rağmen son kış testine ve serbest antrenmanlara katıldığı için. Ancak takım Wehrlein’in geleceğini riske atmak istemedi ve direksiyonu sürpriz bir şekilde sıralama turlarından önce Giovinazzi’ye teslim etti. Sıralama turlarında Q2’den sadece 0.2 saniye uzaktaydı. Lastiklerin GP2’deki kadar yoğun aşınmasından korkmasaydı takım arkadaşı Marcus Ericsson’un darbe nedeniyle yarış dışı kaldığı anda puan bile alabilirdi. Böylece İtalyan pilot, ilk defa turladığı Albert Park’taki performansıyla dikkat çekerek geleceğini sağlamlaştırmış oldu. Ayrıca yukarıdaki yarış sonrası röportajından da anladığımız üzere Giovinazzi 2017’deki tüm yarışlara ana takım Ferrari ve Ferrari motoru kullanan Sauber’e yedeklik yapmak amacıyla katılacak ve fırsat kollayacak, her ne kadar geleneksel Formula 1 sezon başı fotoğrafında yer almayıp; tepeden inme bir şekilde ilk yarışta yer alsa da.

Yarış sonrası en beğendiğim fotoğraflardan biri Arrivabene’nin pilotunu tebrik ettiği sahneydi. Ayrıca FCA CEO’su Sergio Marchionne de takıma tebrik mesajı çekti. Ferrari teknik ekibinden Jock Clear’ın dediği gibi onlar İtalyan, tutkuya sahipler ve onlarla kazanmak ayrı bir özel.

Yarıştaki pilotlara ve takımlara göz atmamızın ardından damalı bayrağın sonunda yaşananlara da değinelim. Sebastian Vettel’in Alman marşının ardından İtalyan marşını çaldırması da bizi 1999-2000’e gönderen etmenlerden biriydi. Ayrıca Alman pilot aynen Schumacher gibi akıcı İtalyancasıyla takımı, yaptıkları harika çalışma için tebrik edecekti. Aynı şekilde Maurizio Arrivabene pilotunu ta pit yolundan karşıladı. Telsizde tebrik alanlardan biri de Mercedes ile ilk yarışına çıkan Bottas oldu. Fin pilot Kırmızılar çok hızlıydı. demekteydi takıma bu arada. Telsiz konuşmalarının yapıldığı anlarda, araçlar pit yoluna dizilmeden önce bir boş tur atılırken trübünlerin kapıları halka erken açıldı ve bu tehlikeli olay, Avustralya’lı hakemlerin anlık hatalarından biriydi. Parc Ferme’de podyuma çıkan arabalara baktığımızda ise araç genişliğindeki artma nedeniyle yan yana dizilememeleri dikkat çekti ama bu sefer de Ferrari’nin burnu garaj içindeyken, poposu güneşte kaldı. Pilotlar rutin birbirlerini tebrik aksiyonlarına ve ağırlık tartımına girmelerinin ardından Vettel ilk önce dışarıdaki Ferrari çalışanlarının üzerine zıpladı ve ardından yarış esnasında yapılan tabloda ellerini kaldırarak zafer kutlayan pilot siluetine imzasını attı. İşin ilginci tabloda kırmızı araba, gri arabaların gerisindeydi (7 dakikalık video tüm bu paragraf ve aşağıdaki paragrafta yaşananları anlatmakta).

Podyum töreninde dikkatimi çeken olaylar birincilik kupasını veren Victoria Eyaleti’nin Turizm ve Önemli Etkinlikler, Spor ve Gaziler ile İlişkilerden sorumlu bakanlıklarını yürüten John Eren’in 1964’te İzmir’de doğmuş ve 1970’de Melbourne’a ailesiyle göç etmiş Türk kökenli bir siyasetçi olmasıydı. Takımlar ödülünü efsane pilot Jackie Stewart verecekti Rolex temsilcisi olarak. Yarış organizatörü Australian Grand Prix Corporation’un CEO’su John Hardern ise Lewis Hamilton’a ödülünü verdi ama İngiliz pilot yuhalanmaktan kurtulamadı. Üçüncülük ödülünü verme görevi ise Avustralya Motorsporları Federasyonu başkanı Andrew Papadopoulos tarafından teslim edildi, böylece Avustralya’nın kozmopolit yapısını da görmüş olduk. Podyum röportajları ise sahneye Avustralyalı yarış kahramanı ve dünya şampiyonu sıfatlarıyla çağrılan Mark Webber tarafından yapıldı. Takım dengelerinin başlıca muhabbet konusu olduğu röportajlarda Hamilton’un kendisini yuhalayan taraftarlara en iyi seyirci diyerek gönül alması ve piste gelenlere teşekkür etmesi, Vettel’in sakalların kesmiş haliyle hafifleyerek avantaj kazanmış olması ve Bottas’ın kendinden emin ve vakur duruşu gözlerken kaçmadı. Ha bir de Raikkönen’in podyuma çıkamadığı anda Bottas, şampanyayı patlatmadan önce kafaya dikerek ülkesini başarıyla temsil etti.

Böylece 2017 sezonunun ilk yarışını da baştan sonra incelemiş olduk. Daha önce kırmızı ve grilerin mücadelesi ile çalınan marşlar ile bize 17 sene öncesini hatırlatan etkinlik, Avustralya Grand Prix’i standartlarına göre olaysız geçse de (Güvenlik aracı bile çıkmadı, start bile karışmadı) 2017 sezonunda 2-3 pilotun yarışacağı bir şampiyonluk mücadelesini seyredeceğimiz konusunda bizi umutlandırdığı için güzel geçti diyebiliriz (10 sene öncesine geri dönelim). Buna ek olarak yarış dışı kalmaların yoğun olması, devam eden pilotların bile ufak sorunlar yaşaması; aslında Avustralya ve 2 hafta sonra Çin’de koşulacak 2 Avrupa’ya uzak şampiyonanın kırmızı bayrak sallanmamış, akıcı ve gayri resmi bir sezon öncesi test olduğunu gösteriyor. Red Bull’un toparlanmasıyla Ricciardo ve Verstappen’i de podyumda göreceğimizi tahmin etmekle beraber, gelecekte titreşim sorunlarını çözecek bir McLaren ile Alonso’nun ilk 10’u daha fazla karıştıracağını, Hülkenberg’in Force India’ya nispet yapmak için uğraşacağını da hesaba kattığımızda; her sırayı dikkatli ve eğlenerek takip edeceğimizi düşünmekteyim. Son olarak araçların takip edilme zorluğu nedeniyle eleştirilse de FIA, araçları hızlandırma konusunda övgüleri hak etti. Ayrıca geçen seneye göre daha iyi dayanan Pirelli lastikleri hakkında da pilotların gaza basmasını sağladığı ve benzin yükü azalırken turlarını geliştirmelerine katkıda bulunması nedeniyle övgüler dizildi. 9 Nisan 2017 haftasonunda Türk saatiyle saat 10:00’da koşulacak Çin Grand Prix’i ardından sezon boyunca böyle paylaşmayı düşündüğümüz anlık haberler, düşünceler ve notlarımdan derlediğim yarış analizlerinde ve tabi ki bloğumuzdaki diğer yazılarda görüşmek üzere.

Tunç ARAS