Blogumuza yeni bir yazı paylaşmak için Microsoft Word’u açtığım şu anda 2017 sezonunun başlaması için 5 kırmızı ışığın söneceği Avustralya Grand Prix’ine 43 gün kaldı. En son yayımladığım yazıda Temmuz 2016’da Silverstone’da düzenlenen genç pilot testlerine Force India kontenjanında katılan Rus pilot Nikita Mazepin’i tanıtmışken, sezon arasında hayat sakinliğimi fırsat görüp yeni bir yazı paylaşmak istedim.
2016’nın son yarışı Abu Dhabi Grand Prix’inden, henüz yeni araçların tanıtımının yapılmadığı ve sezon içi testlerin başlamadığı günümüze kadarki gelişmeleri saydığımızda dudağımız uçukluyor: Manor takımının batması, Felipe Massa’nın en kısa emeklilik yaşayan pilotlardan biri olması, McLaren takımının efsanesi Ron Dennis’in takımdan ayrılması ve takım yönetiminde değişiklikler, sadece McLaren’in değil Formula 1’in de yönetiminin komple değişmesi ve Bernie Ecclestone’un fahri görev seviyesine düşürülmesi, 2018’de Fransa Grand Prix’inin takvime Paul Ricard ile geri dönmesi, 2017 araçlarının kaza testlerini geçmesi ve motorlarının fabrikaları inletmesi, Mercedes genç pilotu Pascal Wehrlein’in Sauber’e – Williams’ın Valtteri Bottas’ının Mercede’e, Manor’un Esteban Ocon’unun Force India’ya geçişi ve bu pilot kadrolarının fay hattı gibi kaymasına neden olan beklenmeyen gelişme: şampiyon olduktan bir hafta bile geçmeden kariyerini zirvede bırakarak emekli olan şampiyon oğlu şampiyon Nico Rosberg. Uzun aradan sonraki yazımda Almanya’nın son şampiyonuna kalite kontrolü yapacacak; 3 sezondur karşısında şampiyonluk mücadelesi verdiği ve nihayet kazanabildiği Mercedes’ten takım arkadaşı Lewis Hamilton mu şampiyonluğu hak etti, yoksa Rosberg mi sorusuna cevap bulacağız.
Kalite kontrolü dediğimiz yöntem aslında 2016 sezonunda yarışmış 24 pilotun (Avustralya’da kaza yapmış ve dinlenen Fernando Alonso yerine bir sonraki yarış Bahreyn’de piste çıkan Stoffel Vandoorne ve buna ek olarak sezonun ikinci yarısında Rio Haryanto yerine Manor’a konulan Esteban Ocon dahil ediliyor) aldığı sonuçların, 2009 ve öncesi ilk 8 pilotun puan aldığı sisteme göre (10-8-6-5-4-3-2-1) hesaplanması ve sonuç değişiminin değerlendirilmesi. Benzer bir çalışma 2015 bitiminde 4 Aralık 2015 günü yayımladığım Geçmişi Değiştirmek: 2010’dan Günümüze Sezonların 2009’a Göre Puan Hesaplaması’nda 2010’dan 2015’e sezonlarında uygulanmıştı. Puan sistemi değişse de pilotların sıralamadaki az da olsa değiştiğini, eski sistemde pilotların birbirlerine çok az puan fark ile dizildiğini ve böylece daha fazla pilotun şampiyonluk şansının devam ettiğini, 2015’te olduğu gibi şampiyonluğu belirleyen yarışların ötelenebildiği ve son olarak geniş puan aralığının grid’in dibindeki takımları puan için heveslendirdiğini belirtmiştim.Söz konusu yazının temelini de 30 Ekim 2015 tarihinde yayımladığım Durmadan Dönenler: 200’ler Klübü İncelemesi’nde atmıştım. Bahsettiğim son yazıda sadece klüp üyelerinin değil, aynı zamanda tarihten ve günümüzden önemli pilotların (referanslar demiştim buna) kariyerleri boyunca pozisyonları puanlanmış ve kariyer toplam puanları, yarış başına alınan puanları, kariyeri boyunca zirve/taban noktalarını gördüğümüz grafikler ortaya çıkmıştı.
Sezonun son yarışına Hamilton’un 355 puanla, Rosberg’in de 367 puanla girdiğini biliyoruz. Hamilton yarışı kazanarak toplayabileceği maksimum puan yani 380’e erişmişti. Şampiyonluk için Rosberg’in kesinlikle podyuma çıkması gerekiyordu en alt basamak olsa bile. Böylece 382 puan toplayacaktı. Alman pilotun 4. olması durumunda toplam puanı 379 olacak ve sadece 1 puanla şampiyonluğu kaçıracaktı. Rosberg yarış dışı kalsaydı Hamilton’un rakibiyle puan farkı olan 12’yi kapatmasının eşleniği, 4.lük, kendisine yaramayacaktı. Çünkü 1.lik sayıları (Abu Dhabi öncesi her iki pilotun 9 galibiyeti var) eşitken, 2.lik sayısının fazlalığı (Abu Dhabi öncesi Rosberg’in 4, Hamilton’un 3. adet 2.liği var) şampiyonluğu Rosberg’e getirecekti. Yani Abu Dhabi’yi puansız kapatan bir Rosberg’e karşı Hamilton mutlaka podyumda olmalıydı, aynen yarışı kazanan Hamilton’a karşı gerçekte Rosberg’in fazlasıyla gerçekleştirdiği gibi.
Puan sistemini eskiye dönüştürerek oluşturduğumuz tablomuza baktığımızda ise Rosberg’in 158 puanla şampiyonluğunu koruduğunu görüyoruz. Takım arkadaşı Hamilton ise 154’te kalıyor. Aradaki 4 puan fark eski sistemle 1. pilot ile 3. pilotun arasındaki fark kadar. Eski sistemde Abu Dhabi öncesi Hamilton’un 144 ve Rosberg’in 150 puana sahip olduğunu da tablomuzdan hesaplayıp, farklı senaryolar oluşturabilecek durumdayız. Hamilton’un sezon sonunda ulaşabileceği maksimum 154 puan’a erişmesi için Rosberg’e eski sisteme göre en az 5.lik yetiyor. Eğer Rosberg puansız ayrılsaydı son yarıştan, Hamilton’un 3. olması kendisine yetmeyecekti çünkü aynı puanda Rosberg 2.lik fazlalığıyla şampiyon olacaktı. Sonuç olarak, puan sistemini değiştirdiğimizde şampiyonluk sıfatı değişmeyen ve son yarıştaki avantajı belirgin şekilde ortaya çıkmış; zirvede bırakan şampiyonumuz Nico Rosberg kaliteli bir şampiyon aldı. Bunu sağlayanlardan biri Nico Rosberg’in sezon genelindeki istikrarının yanında Max Verstappen’e son yarışın ortasında yarış dışı kalma pahasına giriştiği ve başarılı olan atak girişimiydi.
https://www.youtube.com/watch?v=w76fhl7pLcE
Kalite kontrolünün ardından sezondaki diğer pilotlara bakacak olursak, puan verme sistemini değiştirsek bile pilotların hepsinin yerinin değişmediğini göreceğiz. Gözümüze çarpan içindi durum ise puan alan pilot barajının 20’den değil sezonu 16. sırada bitiren Kevin Magnussen’den başlayacak olmasıdır. Yağmur altında kazandığı 2 puanla takımı Sauber’in geleceğini kurtarmış Felipe Nasr, Renault’un ikinci pilotu Jolyon Palmer, çaylaklığında ilk puanına kavuşmuş Pascal Wehrlein ve kariyerinin ilk ve Mart 2017’ye kadar tek yarışından puanla dönen klasman 20.si Stoffel Vandoorne eski sistemde ne yazık ki puan kazanamamış olacaklardı. Pilot sırasının değişmemiş olması aynı zamanda takımlar sıralamasında da bir sabitlik olduğunu çıkartır ortaya. Ancak biz yine tabloya döküp sağlamasını yaptığımızda Renault’un Magnussen sayesinde sadece 2 ile puan toplayan takımlar arasında sonuncu olduğunu ancak son yıllardaki en kötü sezon performansını yaşadığını, onun dışında Sauber ve Manor’un gerçekte puanla sezonu kapamış olsalar da eski sisteme göre puansız oldukları farkediliyor.
Tunç ARAS