Geçtiğimiz hafta içinde Red Bull Ring – A1 Ring – Spielbergring – Östterreichring olmak üzere zibilyon tane isimle nitelendirebileceğimiz pistte Formula 1 tecrübesini ilk defa yaşayan pilotlardan Marco Wittmann’ın kariyerinin büyük bölümü ortalama bir Formula 1 pilotu ile eş değer vaziyette.
Arkasında 2001 ile 2006 yılları arasında karting şampiyonalarında başarılar (2004 Almanya Gençler şampiyonluğu, 2004 İtalya Open Masters ICA gençler 2.liği, 2006 Almanya Karting 2.liği), 2007 ve 2008 yıllarında takip ettiği Formula BMW şampiyonaları (2008 Formula BMW Avrupa 2.liği), 3 sene F3 Euroseries macerası (2010 ve 2011 yılı şampiyona 2.liği), 2011 Macau Grand Prix’inde ilk sırada başlama ve aynı yarışta elde edilmiş 3.lük, 2011 Pau Grand Prix’inde de pole’den itibaren korunmuş liderlik…
Jaime Alguersuari, Charles Pic, Stefano Coletti, Jules Bianchi, Marcus Ericsson (İtalya karting), Valtteri Bottas, Roberto Merhi, Antonio Felix da Costa, Daniel Juncadella, Kevin Magnussen (2010 F3 Euroseries), Daniel Juncadella ve Felix Rosenqvist (2011 F3 Euroseries) olarak sayılabilecek rakipler… Parlak değil mi?
Ancak Alman pilotun kariyeri daha üst açık tekerlekli kategorilere doğru ilerlemek yerine DTM’ye doğru evrildi, sadece Formula BMW geçmişi etkili değildi bu konuda, kendisini yöneten (Lotus takımının sahibi) Genii Capital’e bağlı Gravity Sports Management’in de tuzu vardı. 6-8 Aralık 2011 tarihleri arasında tüm DTM takımlarının bulunacağı sezon öncesi Monteblanco testlerinde Gravity hem arkasında o günlerde 2011 GP2 şampiyonluğu bulunan Romain Grosjean’i, hem de Wittmann’ı öne sürmüştü. Her 2 pilot da BMW Motorsporları direktörü Jens Marquardt tarafından özellikle verdikleri geribildirimler ile övülmüştü test günlerinin ardından ama Grosjean 2009’da bıraktığı Formula 1 koltuğuna geri dönerken; BMW Wittmann’ı kendi koynuna alacaktı. Marco DTM testinde şahane izlenim bıraktı. İşte bu yüzden 2012 yılında 6 BMW pilotuna test pilotu olarak destek olacak, değerli tecrübeler de edinecek. Kendi genç pilot programımızadan geldiği için karar tesadüf değil, Formula BMW’den mezun olarak motorsporları kariyerinde ilerlemişti. Tekrar bize dönecek olmasından memnunuz. demekteydi Marquardt Wittmann’ın DTM macerasının resmileştiği 6 Şubat 2012’de ve günümüze üstünde tavanla yarışmasının nedeniydi bu açıklama.
2012 yılını o günlerde BMW’nin binek otomobil serisine dönüşünü müjdeleyen BMW M3 DTM’yi “resmi test ve geliştirme pilotu” ünvanı ile bol bol kullanacaktı, tabi görevleri arasında BMW Z4 GT3 ile 24 Saat Nürburgring yarışına katılmak da vardı. 2013 yılında ise Marquardt’ın Marco 2012 sezonunu tamamen bu fırsata ciddi biçimde hazırlanarak geçirdi. Yıl boyunca takımın daimi bir üyesi olarak toplantıların hepsine katıldı. Tüm işleyişimizi en az diğer pilotlarımız kadar iyi biliyor. M3 DTM ile yaptığı testler DTM’nin üstesinden gelmekten daha fazlasına sahip olduğunu gösterdi. Bu yüzden 2013 yılında yarış koltuğunu hak ediyor. açıklaması eşliğinde BMW’nin DTM ekibinin komple bir üyesi oldu. İlk DTM senesinde sezonu 7. Bitirse de henüz 3. Yarışında ikinci olarak podyuma çıkacak ve 9. yarışında pole pozisyonunu kazanacaktı. Ayrıca Yılın DTM çaylak pilotu seçilecekti. İkinci sezonunda ise BMW M4 DTM ile 4 galibiyet, 5 podyum, 3 pole, 3 en hızlı tur ile sezonu şampiyon olarak kapamakla kalmayacak; hemen arkasındaki 14 senelik Audi pilotu Mattias Ekström’e 50, en yakın BMW pilotu Martin Tomczyk’e de 107 puan fark atacaktı.
Çocukluk Hayali, Üstü Açıklar Zirvesi
Şimdi Marco Witmann’ın Formula 1 test hikayesini anlatalım kariyerine bakmanın ardından. 2014 sezonundan 9 gün sonra Jens Marquardt’ın yaptığı Marco Wittmann BMW Motorsport’u epey mutlu eden, sıradışı bir sezonu geride bıraktı. Şimdi bizim üzerimize düşen, verdiği emekleri ödüllendirmek. 3 senedir BMW ile pist üstünde ve dışında beraber çalıştığımız için, sözleşmesini yenilemek bizim için zaten mantıklı olan. Bu yüzden BMW M GMBH olarak özel bir şey daha vereceğiz. Formula 1 testi ile onun çocukluk hayalini gerçekleştirebileceğimizi söylemekten minnettarız. Özel destekçimiz Red Bull ile ilişkilerimiz sayesinde Toro Rosso ile test ayarlama imkanına eriştik. Formula 1 arabasını kullanışı için çok heyecanlı olmakla beraber, sonrasında M4 DTM ile üst düzey performanslarını iple çekiyoruz. açıklaması testin ilk ayak sesiydi. Ardından 4 Aralık 2014 günü testin Imola pistinde 2012 model STR7 şasisi ile yapılacağı duyuruldu testin. Ancak Wittmann’ın çocukluk hayalini gerçekleştirmek, Formula 1 arabasını kullanmak için Haziran sezon içi testlerinin son gününü beklemesi gerekecekti.
Ve Beklenen Gün
2015 yılının son sezon içi testinde 24 Haziran 2015 günü Toro Rosso’nun internet sitesinde belirtildiği üzere STR10’un direksiyonunda daha çok “teneke tavan”lıları kullanmaya alışkın bir pilot vardı; Marco Wittmann yağmurlu geçen ilk günün ardından Max Verstappen’den direksiyonu devralmıştı. Tamam testin ana amacı BMW’nin Wittmann’a hediyeler sunması olabilirdi ancak; takımın ajandasında aerodinami, lastik ve ayar çalışmalarına ek olarak pilot yararına gün ortasında yapılacak hızlı sürüşler de vardı.
TSİ ile 10:01’de ilk defa Formula 1 arabası direksiyonu çeviren Alman pilot attığı ilk turun ardından telsizden Arabanın verdiği hissiyat güzel. Hızlanma ve yavaşlama alışık olduğum DTM’den çok farklı ama hepsi hoş derken Alman pilot; muhtemelen alışkanlık azlığından olsa gerek sabah seansında attığı 71 turun en iyisi olan 1:12.941 kendisini 9 pilotun en yavaşı yapıyordu. Buna rağmen 75 tur atan Ricciardo ardından en çok mesafe kat eden ikinci pilottu.
Günün ikinci yarısında ise Spielberg’de arabasına artık alışmış bir Wittmann vardı. 100 tur bariyerini aştığı ve 15:45’te elde ettiği 1:10.103’lük tur kendisini günün en hızlı 4. insanı yapacaktı. Ayrıca toplamda attığı 158 turun eşleğini olan 684 kilometre kendisini en çok mesafe kat eden pilot yapıyordu (günün en hızlı turu 1:09.113 ile Rosberg’e ait). Seans tamamen biterken Alman pilot telsizden Teşekkür ederim, çok zevk aldım bugün. Sizinle çalışmak mutluluk verici diye seslenirken; Toro Rosso da İtalyanca teşekkür ediyordu Wittmann’a, Grazie!
Wittmann test sonrasında İtalyan takımın sayfasına düşüncelerini Harika bir deneyimdi. DTM ile karşılaştırırsam eğer arabanın gücüne çok şaşırdım, cidden çok daha fazla güçlü (M4 DTM’nin yaklaşık 480 HP gücü var, Renault motorlu Toro Rosso’nun da 900 HP civarı olması gerek). Günüm sorunsuz geçtiği için çok fazla tur atabildim ve böylece tüm günün tadını çıkardım. Günümden memnunum ve umarım takım da öyledir. Red Bull, Toro Rosso ve BMW’ye sağladığı imkan için teşekkür ediyorum. şeklinde ifade ederken; Autosport’a da Boynum yorulmuş gibi, azıcık acıyor. Ancak Formula 1 testine çıkma şansına sahip olduğunuzda, onun üzerine gider ve acı veya başka bir şey yüzünden şikayet etmezsiniz. İlk başta alışmaya çalıştım, ardından Toro Rosso ile test programını tamamladık demeciyle günün detaylarını veriyordu.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. kalıbı aslında tam Marco Wittmann’ın Avusturya siftahına uyuyor. BMW nihayet Red Bull ile ilişkileri sayesinde vaat ettiklerini gerçekleştirerek aslında Wittmann ile muradına erdi diyebiliriz. Ancak zamanın F3 EuroSeries 2.si ve şimdilik DTM şampiyonu pilot attığı turlar ile yeteneğini Formula 1 arabası içinde de göstererek insanların kafasını karıştırabilir. Eminim BMW Formula 1’de olsaydı, Toro Rosso ile test yapmasını değil; aldığı Formula 1 puanlarını konuşuyor olurduk.
Tunç ARAS